bok gibi bir gün geçirdim. hiçbir şey de yazasım yok aslında neden karalıyorum bilmiyorum. bir şeyler söylemek değil, bir şeyleri çok net söyleyebilmek istiyorum (tut ki ben çok güzel bir şiir yazsam, ya da bir şiiri çok güzel yazsam gibi bir şeyler yazmıştı turgut uyar bir şiirinde).
es geçilemeyecek çok aptal şeyler var insanda. ülkemizin, yani aslında ülkemizdeki büyük şehirlerin kozmopolit yapısından, populasyonun heterojenliğinin getirdiği insanlar arası büyük uçurumlardan olsa gerek; inanılmaz götü kalkmış türk insanı var. şöyle televizyona, sözlüğe falan 10 dakika bakan herkes hemen anlayabilir. okan bayülgen'in neden bu kadar prim yaptığına, ajdar anık'la dalga geçenlere, erke dönergeciyle falan daha hakkında 3 kelime şey bilmeden hunharca eleştirip dalga geçmeye başlayan insanlara falan baktığımızda hemen anlayabiliriz sanki. böyle içi boş bir kibir, başka hiçbir bok yapamadıkları için laf sokma arzusuyla yanıp tutuşan bir ton insan. bir kimsenin güzel bir şey yapması çok zor türkiye'de. inanç sıfır, stigma had safhada. saygı sıfır. yani kendilerine olan saygılarından bahsetmek gereksiz zaten. aklım almıyor benim. kim bu insanlar yahu? bir diğerinden farkları ne? sürekli bir imalar, ayarlar falan dolaşıyor etrafta, kimse kendi işine bakamıyor. kolektivistik toplumda böyle sanırım bu işler. ingroup (grup içi)/outgroup (grup dışı) ayrımını çok iyi yapar kolektivistik toplum insanları. bu ayrımı çok iyi yapabildikleri için daha az ingroup ilişkileri olur. grup harmonisini sağlamak adına grup içi saydıkları insanlara daha pozitif duygular gösterirken, negatif duygularını bastırırlar. grup dışı saydıklarına da hiçbir negatif duyguyu ifade etmekten çekinmezler. bireyselciler içinse bu ayrım çok önemli olmadığından, grup içi insanlara negatif duygular göstermekten çekinmez, sürekli pozitif geri bildirim vermek için de kasmazlar.
türk insanının etrafta yaşadığı yabancılaşma yüzünden (ve bu yüzden de iç grup dış grup ayrımında abarttığı için), kendi grubundan saymadığı insana bu kadar saygısız davranabilmesi bunun bir örneği, kolektivistik toplumlar sıralamasından hala listede bayrak sallayanlardanız ne de olsa. koşuyoruz. birseyselciliğin ideal yaşam şekli olduğunu savunduğum yok, ama şu anlattıklarıma bakınca asıl elitist, bireyselci olan biziz gibi. en iyi aşağılamayı öğrenmişiz çünkü. bakın hemen iki dakikada nasıl aşağıladım koca toplumu, genelledim. pek iyi yaptım.
sahiden türkün türkten başka düşmanı yok . aman.
bülent somay bir ara güzel bir şey demişti bir dersinde, unutmam. konu da egoydu. egonun, içerden ve dışardan geleni ayırt edebilmekte başarısız olduğunu söylemişti. o aklımda kalmış. doğru bildiğin. o bükemediğimiz egoyu etrafa yansıtmak yaptığımız şey, çirkinlik yani. kendi çirkinliğimizi, kendimize sevgisizliğimizi etrafa yansıtıyoruz. başkasına attığımız bok aslında kendi sıçtığımız yani. saldırdığımız, aşağıladığımız dışarısı aslında sevemediğimiz, kendi çirkinliğimiz. başkası sebep oluyor sanıyoruz, bunaldım.
balık hala kendi beynini yiyor tabi bu arada, egosu olsa böyle mi olur, başkasınınkini yer.