olumun konu oldugu yerde daha ciddi bir sey yok. artik tutamiyorum.
ayca'nin nasil, nereye gittigini bir turlu aklim almiyor. gazetede resmine bakiyorum, kanim donuyor. her gun basligina bakiyorum. tekrar tekrar, bakiyorum. ayca donmuyor.
hani oyle bir kadindi ki, oyle delice bir seydi ki, bir kere gormeniz bile, gunlerce kayip olmasina ragmen 'bir yerden cikar gelir' hissi olusturmasi icin yeterdi size. durusundaki gucluluge, 'kendi gibilige' icten ice oykundugum bir an hatirliyorum. cocuk gibiydim ben sanki. ama cok 'sahi' gorunuyordu ayca. oyle gorunuyordu yani. kayboldugu gunden beri neredeyse her aksam uzeri aniden ustume cokuyor bir his, fena yoruluyorum. oyle de karanlik ki. ucube. canim sikiliyor canim. olum neden bu kadar kotu? olen insani bir daha goremeyecegimiz icin mi uzuluyoruz acaba? peki neden zaten hic gormedigimiz bir insani 'bir daha' goremeyecegimiz icin uzuluyoruz ki? yoksa o'nun adina mi uzuluyoruz? onun adina nasil uzulebiliyoruz? ona ne oldugunu biliyor muyuz. hayati bu kadar guzel, bu kadar yasamaya deger mi buluyoruz ki, o'nun bunu goremedigi icin ofkeleniyoruz ona? bize sikici bir oyunu oynamaya devam eden aptal cocuk oldugumuzu hatirlattigi icin mi? o kadar cesaretli olmadigimizi yuzumuze carptigi icin mi? sahiden boyle mi hissediyoruz ya. biz hayati bu kadar kiymetlerken baska birinin onu aniden harcaybilmesi cimri yaslilar gibi hissettiriyor mu bize kendimizi hic? olumle karsilastirilabilecek kadar guclu fakat 'guzel' bir sey var mi hayatta? olum de hayata dahil mi?
ayca.
donecek bir evin var miydi?
herkes seninle konusup duruyor.
herkes senin uzerinden kendiyle hesaplasiyor.
hesap kitap bu dunyada kaldi yani.
artik rahat ol.
cat kapi cik gel belki de. severdim hesabiyla, kitabiyla zaten de.
kim tutar,
kim tutacak, kim?