a gentle reminder

Aralık 26, 2006

 

nothing is funnier than unhappiness.


winnipeg'e donus olacak havaalanina giden otobus hic dursun istemedim. otobuste de bir ben vardim gerci. noel sarkilarini tam bir gonul rahatligiyla tum yol boyunca cinerama dinleyerek "ignore" falan ettim. careless'i boyle bagira bagira soylemek istedigim bile oldu. oyuncak suratli david gedge'i ya da hayranligini ve askini nefis ifade eden herkesi tekrar tekrar sevdim. aman neyse. 55 dakikalik otobus yolculugu beni benden aldi kisaca. sokaklar hep bombostu. dun geceydi.

fotograflar koyayim ve tatilin "yapilacaklar" listesini gozden gecireyim dedim.
farz olarak sentetik uyusturuculardan bol bol alkol, muzik ve sushi tuketildi. aslinda muzigi tukettigimizi saniyordum ama daha cok sey varmis. bu arada tam su an gael garcia bernal'a kotu egitimde bir guzel vuruyorlar ve ah be oglum diye icim gidiyor. ama film iste. cok dusmemek lazim. artis pozlar verilip "cool" fotograflar cekildi cici evini bana acan bu, eski muzik ve cizgi roman manyagi, yeni carlsberg sponsoru arkadasla (herhalde); oldukca sagliksiz beslenildi (yapilacaklar listesinde bunun olmadigini soylesem yalan), bazen hic beslenilmedigi de oldu; oldukca fazla video izlend; arasira ruhlar bunaldi; dans etmeye calisildi, en azindan denendi; usunuldu (usumek evet), ve bir seyler. eluvium ile tanisildi. youth pictures of florence handerson'a bayilindi ama hala mp3leri bulunamadi. kore yemegine diz cokuldu (aslinda bu zorunlu da olabilir domuza donusuldugu icin yerken), birkac turk insan bir arada goruldu, hatta sangria ile dupeduz sarhos olunup sokaklarda umursamazca sacmalandi biriyle, alman arkadaslar evlerine ugurlandi ve kimseyi aslinda pek ilgilendirmeyecek bir kac sey daha oldu. yapilacaklar listesi bu kadar kisa degildi ama ilk akla gelenler hep yapilinca yapilamayan digerleri de yapilmamis sayildi. o da neyse? uzulunmedi zira.

bugun sehrin tek acik mekani olan sinematekte riding alone for thousands of miles izlendi. bayilindi. ustune bir de ozledigim japonla film ustune ilginc anektodlar yakalandi. sinema salonundan cikan insanlar aglayarak birbirlerinin suratlarina bu kadar rahat bakamadilar. maskeyle kolektivistik bir toplumda hissedilen yabancilasmanin aslinda yapay otesi samimiyet ve kustahlikla karsilastirinca daha insani olduguna karar verildi, ya da sadece ogretilen neyse oydu ve her sey totolojiden ibaretti. kulturden bagimsiz insan nasil anlamdirsaydi ya duygularini? bir insanin aptal gorunmemek icin kahkahasini tutmasi kadar rahatsiz bir sey var mi? ya da hoykurmek falan. sadece ne istedigini rahatca soyleyebilmek? cok sapiyor. bence 4 gunde bir insana nasil her seye yukardan bakip, zaman zaman ise her seyi "gereksiz" gorebilecegi ogretilebilir. samuel beckett'in da "nothing is funnier than unhappiness" gibi efsane bir quote'u vardir konuyla alakasi sadece benim sinapslarimda kurulmus olsa da. tv'de march of penguins yakaladim ve bu doga guzeli yaratiklarla tekrar karsilasmak bi cit mutlu etti hemen. mutluluk kadar kolay bir sey yok mu nedir? cayla kafasi iyi olur mu bir insanin? ya neden penguen degilim ki ben. gagalarini yerim bunlarin, minicik simsiyah gozler. yahu neden penguen degilim. su hayvanlarin ikili uclu bir araya sokulup zen master kiliginda gozler kapali kafalarini gokyuzune cevirip dogayi dinliyor (ya da dinliyor gozukuyor, davraniscilik ekolu benzetmesi pek keyfidir) olmalari nefis degil mi. gagamiz bile yok . ayrica bence gaganin ingilizcesi de kesin gagadir. beak de neymis. beak the tempo. yo.

Comments: Yorum Gönder



<< Home

Archives

10/2006   11/2006   12/2006   01/2007   02/2007   03/2007   04/2007   05/2007   06/2007   07/2007   09/2007   11/2007   12/2007   01/2008   05/2008   06/2008   09/2008   10/2008   03/2009   05/2009   09/2009   01/2010   08/2010  

This page is powered by Blogger. Isn't yours?