a gentle reminder

Kasım 29, 2007

 

mesela

kis mi kis bir gun. disarisi ben diyim elli derece, sen de cus. hakikaten cok soguk yani. evimden bile soguk lan. jipimsi bir seyin icine dolusmusuz. battaniyemiz var. ortada ne kadar bacak varsa sahiplenmisiz. biri kitap okumaya calisiyor, rahatsiz. heidegger ve nietzsche demeden de bir seyler hakkinda karara varabilecegimiz gunlerin birinden biri oysa. iste tam bugun o gunu aniyorum. backstabber calsin istiyoruz. cok istiyoruz. kudurmak istiyoruz, delirmisiz. sofor bizi cok iyi anlayacak, biliyoruz. 6 saattir yoldayiz sofor. bu evin icinden fare cikarsa allah belami versin bir daha girmem iceri. ne diyordum. hah! sofor. sofor hans. hello miray, this is hans speaking. hello hans. what've you been up to. sofor kirmiyor bizi. camlar bugu icinde sofor, nefes alamiyoruz. gebersek de kurtulsak diyoruz su calgary denilen sehri solumadan. 'biz baslamazsak ancak durdurulabiliriz'. backstabber backstabber backstabber backstabber backstabber backstabber backstabber backstabber. omrumuz boyunca backstabber diyerek arabadaki herkesi tuketecegiz sanki. 'kendimiz de tukenecegiz. daha beter olacagiz'. backstabber! hope grabber! shit lover! off brusher! diye yirtinacagiz iste. sarki dedigin de bir yerde bitiyor zaten. aramizdaki inek icin zavallilasiyoruz o an. bak bak disari. rocky daglari bitecek mi bakalim. bugudan da ne goruyorsan. ilk girecegimiz kafede heyecanimizi somurtarak ket ket ketleyeceksin, bilmiyorsak ne olalim. ben doktor olayim. annanem cok ister. cinliyi de alacaktik var ya. kesmedigi arap, paki kalmayacakti. kelebegiyle oynuyorsun diye sana neler yapacakti. iyi ki almadik lan. icmesini bilmeyecek ve kafasini arada duvarlara gecirecekti. sen son enerjinle bulasiga duserken omzundan opecekti ve noluyoruz lan olacaktin. once sakin olacakti. sonrasi gelirdi. sonra giderdi. her sey bir gider, bir gelirdi. gelmeden giderdi hatta bazen. gelir ve donmek uzere giderdi. gider ve bir daha donersem benim allah belami versin derdi. bir yerde canina tak ederdi.

ve etti.
tak etti.
kalbim yerinden cikacakti. beni bu kadar korkutacagini hic dusunmemistim. ah ne aptal davranmistim. olmayacakti. benim orospudan farkim yoktu. o ise sadece uzgundu. hem inandigi, hem inanmadigi icin uzuluyordu belki. mutfak masasinin ustundeki oteberiye kadar tutabilmisti iste ancak kendini. oralardan oyle hoykurmek kolay. bak gor gelip de nasil teselli edecegim simdi seni. aptal. benim icin aglamanin hep cok basit bir sey oldugunu sanmisti. oysa basit olan her sey bizden cok uzak olmaliydi. elleri bana hep guzel gelmeliydi. yuzume her baktiginda beni parcalara ayirabilecegini dusunmemeliydi. basit olani secmeseydi. ah iste. secmeyeydi. okham'in usturasiyla biciyordu, desiyordu; fiilen ne kadar korkunc sey varsa sakinmadan sapliyordu orospu yanlarima. hala iyi biri oldugunu dusunuyordum. agac yandiydi kul olduydu da, hala agac mi degil mi, neydi bilmeye calisiyorduk. insani insan yapan ne var lan. simdi o seyler neyse, teker teker yok olunca nasil insan diyeceksin karsindakine. insan degilse ne olacak dahasi. 'iki ayakli huzun'.

bunlari da dusunuyordum. surekli. bi kafede kitap okuyordum. aklim karisiyordu. kitap okumaya calisiyordum. capraz masadaki kiz susmak bilmiyordu. asil orospu diye ona denirdi. keyfimizden mi burda duruyoruz saniyorsun. hepsi serefsiz dogalgazcilar yuzunden. cat diye keserler. usumeyeyim diye alim olursun. ama yine de hicbir zaman vaktinde odemezsin faturani. kizmayi da sevmezsin hic kendine. herkes ne kadar da sahane. herkes ne de bicim oyuncu. sosyal bilimciler kuraldan, prensipten anlamayacaklar mesela. illa corba, illa corba koyacaklar onunuze. e ama ben sunla gelmistim diyeceksiniz, vallahi olmaz, birakmayiz bunu yiyeceksin diyecekler. canlari cehenneme. topunu siliyorum var ya. kime neyse.

ah, oguzcugum atay. yemin ediyorum sen bilirdin hepimizi. karsinda esyaya donusmeyen birkacimiz kalirdi, onlar da artardi. kalanlar da hep artanlar miydi. daha da bolunemediklerinden miydi. ne bilecektim.

Kasım 25, 2007

 

shift

turk kahvesi cok seviyorum. cezvede turk kahvesi pisirmek kesinlikle sut kaynakmaktan daha kolay olyore. her gun sicak cikolata diye iccegim sutun yarisindan fazlasini tasirarak heder ediyorum. evet. heder etmek. ocagi dahil yani.

kari kocalar var ya. evli boyle. kendimi onlar gibi hissediyorum bazen. evet, icimde evlendikten sonra birbirine yabancilasan bir kari koca cifti var gibi, aynen.

ust katta yine insanlar birbirlerini olduruyorlar. cok fena.

camasirlarimi yikadim, astim. nevresimlerimi degistirdim. bunlari yaparken bir yandan oi ile ugrastim. gobegini isirdim. patisiyle yuzumu oksadi. patisini de isirdim. koslamsi bir seyle her yeri parlattim. tutunamayanlarimi kaptim. erdege gidiyorum. bu.

bildigin kis var disarda.

Etiketler: , ,


Kasım 22, 2007

 

nantes.

olumun konu oldugu yerde daha ciddi bir sey yok. artik tutamiyorum.


ayca'nin nasil, nereye gittigini bir turlu aklim almiyor. gazetede resmine bakiyorum, kanim donuyor. her gun basligina bakiyorum. tekrar tekrar, bakiyorum. ayca donmuyor.

hani oyle bir kadindi ki, oyle delice bir seydi ki, bir kere gormeniz bile, gunlerce kayip olmasina ragmen 'bir yerden cikar gelir' hissi olusturmasi icin yeterdi size. durusundaki gucluluge, 'kendi gibilige' icten ice oykundugum bir an hatirliyorum. cocuk gibiydim ben sanki. ama cok 'sahi' gorunuyordu ayca. oyle gorunuyordu yani. kayboldugu gunden beri neredeyse her aksam uzeri aniden ustume cokuyor bir his, fena yoruluyorum. oyle de karanlik ki. ucube. canim sikiliyor canim. olum neden bu kadar kotu? olen insani bir daha goremeyecegimiz icin mi uzuluyoruz acaba? peki neden zaten hic gormedigimiz bir insani 'bir daha' goremeyecegimiz icin uzuluyoruz ki? yoksa o'nun adina mi uzuluyoruz? onun adina nasil uzulebiliyoruz? ona ne oldugunu biliyor muyuz. hayati bu kadar guzel, bu kadar yasamaya deger mi buluyoruz ki, o'nun bunu goremedigi icin ofkeleniyoruz ona? bize sikici bir oyunu oynamaya devam eden aptal cocuk oldugumuzu hatirlattigi icin mi? o kadar cesaretli olmadigimizi yuzumuze carptigi icin mi? sahiden boyle mi hissediyoruz ya. biz hayati bu kadar kiymetlerken baska birinin onu aniden harcaybilmesi cimri yaslilar gibi hissettiriyor mu bize kendimizi hic? olumle karsilastirilabilecek kadar guclu fakat 'guzel' bir sey var mi hayatta? olum de hayata dahil mi?

ayca.

donecek bir evin var miydi?
herkes seninle konusup duruyor.
herkes senin uzerinden kendiyle hesaplasiyor.
hesap kitap bu dunyada kaldi yani.
artik rahat ol.

cat kapi cik gel belki de. severdim hesabiyla, kitabiyla zaten de.
kim tutar,
kim tutacak, kim?

Kasım 17, 2007

 

punk is not ded!!!

dün özlemgillere gittim. ben uyumaya çalışırken alp sürekli poklüyordu. poklamasana be! dedim. sonra alperen geldi. ben köyün ağası oldum. alp ronja oldu. önce alp'in ırzına geçtik. sonra yaşı küçük diye suçu özlem'e attık. alperen tetikçiydi. vurdu özlem'i.
hepimiz çok ağladık.

sonra susumu yakota ile yas tutuk :( günlük kölelik ritüelimizi yerine getirdik. erkekliğimizi elimize aldık. ve american dad izledik.

biri hayatımın özetini çıkarıp vermeli hemen bana. böyle çok uzun lan.
yaşasan geçmez.

Archives

10/2006   11/2006   12/2006   01/2007   02/2007   03/2007   04/2007   05/2007   06/2007   07/2007   09/2007   11/2007   12/2007   01/2008   05/2008   06/2008   09/2008   10/2008   03/2009   05/2009   09/2009   01/2010   08/2010  

This page is powered by Blogger. Isn't yours?